Uzun zamandan beri geleceğin alpinizmi, bu bilgi kirliliği içinde nasıl gelişecek diye düşünüyorum. Günümüzde yapılan tırmanış şekilleri ve tarzları çoğu zaman gerçeklerden uzak dağcıların egoları üzerinde mi şekilleniyor acaba? Alpinizim tekniğinin standart kuralları oluşturulmazsa gelecek kuşaklarda dağcılık, gelişen malzeme teknolojisiyle birlikte ne kadar sapkın duruma gelebileceğini hayal edebiliyor muyuz? Bugün dağcılık adına hiç düşünmeden uyguladığımız bazı tekniklerin, gerçekten ülkemiz ve dünya için gelecek kuşakların dağcılık tekniklerini nasıl etkileyeceğini hiç düşünüp, sorguluyor muyuz? Yakın tarihte Aladağlarda spor alpin rotaların yapılaması ile başlayan süreçteki tartışmaların aslında geleceği sorgulayıp önlem almak için iyi bir fırsat olduğunu düşünebildik mi? Gönül isterdi ki tüm bu soruların yanıtları, ülkemizinileri gelen dağcılarının ve ilgili kurumlarının bir araya geldiği bir platformda tartışılıp cevaplanabilseydi. Bende kendime göre bu soruların yanıtlarını dağcılıkla uğraşan herkesle paylaşmak istiyorum.
Dünyada var olan tüm dağların zirvesine çıkmak geçen dağcılık kuşaklarının en önemli hedefiydi. Bu süreç başarıyla tamamlandıktan sonra belirgin olan dağların zor olan yüzeylerinden tırmanışlar yapıldı. Bunların yaz ve kış tırmanışları da tamamlandı. Geriye kalan tırmanılması geleneksel koşularla mümkün olmayan düz kaya duvarlarının tırmanılmasıydı. İşte şuanda dünya ve biz tam bu noktadayız. Bu nokta Alpin tekniğini ve ruhunu erozyona uğratan, dağcıların kendi içlerinde büyük çatışmalara neden olan boltlu tırmanışlar sürecinin başlamasıdır. Benim yoğun çelişkiler yaşadığım bu süreçte bilindiği gibi benimde açtığım Spor-alpin rotalar bulunmaktadır. Bugün hiçbir şeyden etkilenmeden gelişen düşüncelerim alpin (geleneksel) spor tırmanış tekniğinin gelecekte oluşturacağı olumsuzluklardan bahsetmekte sonsuz yarar olacağını düşünmekteyim. Ara emniyetnoktaları alınamadığı için düz ve zorlu kaya yüzeylerinde malzemeli tırmanamayan günümüz dağcıları teknolojinin de yardımıyla alpin-spor adı altında kısmi boltlu rotalar açmışlardır. (Tekrar vurguluyorum bu sürece bende dahilim.) Elimizde matkaplarla düz kaya yüzeylerini alt ediyoruz. Bence alpinizim adına ne kadar onurlu bir davranış olacağını bu tür tırmanışlar yapan dağcılar vicdanlarıyla sorgulamak zorundadır. Bugün bu tür rotalar açan tırmanıcılar gelecek kuşaklardaki dağcıların her 1 metrede bir bolt çakarak rota açmayacaklarını garanti edebilirler mi? Bu şekilde devam edilen tırmanışlarda alpinizim cesur tırmanışlarını yapamaya devam edemeyecek ve gelecek kuşaklar yaptıklarımızı hayretler içinde değerlendirip saygı duyacaktır. Yada bu gün teknolojinin yardımıyla sınırlı olan uzun, kısa tüm düz kaya yüzeylerine matkap ve boltla saldırarak tüketiriz. Peki bugelecek kuşakların alpinizim adına üretebileceklerini elerinden zor kullanarak almamız anlamına gelmiyor mu?
Dünya dağcılık süreci içerisinde bolt açılımı ciddi tartışmaları beraberinde getirdi. Dünya dağcılığı boltun çevresel etkilerini kısmi olarak düşünmüş olsa da asıl kaygı verici olanın etik yaklaşımlar olduğu yönündeydi. Geleneksel rotaların yanında spor alpin rota açan birisi olarak bu gün için spor alpin rota açışımı çok ciddi sorgulamak zorunda kaldım. Beni rahatsız eden durum 1996 yılında “Sinema Perdesi”ndeki ilk 100 metrelik bölümü geleneksel çıkabilmiştim son 20 metrede ise hiçbir şekilde ara emniyet noktası kullanamamıştım. O gün için yaptığım o tırmanış son derece nitelikli ve onurlu bir tırmanıştı. Bu gün aynı yüzeyde boltlar var. Açıkçası o günlerde hiç sorgulamadan çaktığım boltlar belki bu gün için bir çok tırmanıcının rotaya gelmesini sağlamıştır. Benim açtığım rotada insanların tırmanıyor olması gururumuokşasa da iç dünyamda ciddi özeleştiriler yapmamı sağladı. Bir kaç hafta önce “Sinema Perdesi”nde öğrencilerimle yaptığım tırmanışta VI + zorluğundaki 20 metrelik etabı boltlu şekilde geçerken derin çelişkiler yaşadım ben bu yüzeyi tam 12 yıl önce hiçbir ara emniyet noktası kullanmadan geçebilmiştim. Rotadan aşağı baktığımda yapılan şeyin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha uygulayarak sorguladım. Dağcılık dediğimiz şey içinde ölüm, ağır yaralanma, korku, kaygı vardır. Bunlar olmasa zaten dağcılık olmaz. Dağcılığı yada alpin tekniği (geleneksel tırmanış) var eden gerçek nedenler bunlardır. Boltların sıcak kollarında yukarıya ilerlerken boğazım hiç kurumuyor. Adrenalinin etkisinin ağzımda yaptığı o kötü tat hiç yok. Düşme korkusu ve beraberinde getireceği kaygıların hiç birinden eser yok. İşte tam bu noktada 12 yıl önce yaptığım tırmanışın ne kadardeğerli ve erdemli olduğunu farkettim. Spor alpin rotalar dağcılık sporunu fiziksel efor olarak çok güçlendirmiş olsa da dağcılığın güçlü olan psikolojisini zayıflatmıştır. Boltlu olan bir çok rotada da tırmandıktan sonra geleneksel olarak yaptığımız bir tırmanışta korku endişelerimiz iki kat artmaktadır. Fiziksel gücümüz çok iyi olmasına rağmen psikolojimizin çok geriye savrulduğunu hissediyorum. Standartları ve güvenliği yüksek olan boltun üstünde yükselmekle, o an taktığınız takoz yada çaktığınız sikkenin üstünde yükselmek arasında çok ciddi davranışsal farklar vardır. Birisinde çakılma standardı beli en önemlisi çekeri beli. Diğerindeyse yılların tecrübe ve deneyimiyle o anda mevcut olan kaya çatlakları üzerinde doğru takmaya ve çakmaya çalıştığınız malzemeler söz konusu. En önemlisi düşme durumunda sizi tutmasından çokta emin olamayacağınız ara emniyetnoktaları olacaktır. Somut olarak tırmanıcıya yansımaları tam bu noktada önem kazanıyor. Alpinizimde geçmişin getirdiği yetenekler ve yaratıcılık daha ön plana çıkar ve bir tırmanıcı bu uygulamaları sorunsuz yaparak tırmanışını tamamlarsa çok mutlu olacaktır. Burada geçmiş diyorum çünkü alpin tırmanışlarda çok ciddi eğitim süreci ve alt hedefli tırmanışlar geçirmek gelecekteki başarılı alpin tırmanışların öncüsü olacaktır. Bu sürecin yoğun ve uzun olması da son derece sağlıklı ve güvenli olması demektir. Burada yanlış anlaşılma olmasın spor alpin rota açmanın da tabi ki bir birikimi ve deneyimi olmalı. Fakat gelecekte çok kısa sürede sadece bolt çakma eğitimini alarak bu işi yapacak onlarca tırmanıcı olabilir. Yeni spor tırmanışa başlamış kişilerin çok rahat spor rota açtıklarını Antalya da gördüm. Bu durumun yakın tarihte uzun kaya duvarlarına yansıması mümkün olabilir. Bazı arkadaşlarımız bu durum için “biraz sıkar” diyebilir. Ülkemizin iyi düzeydeki geleneksel tırmanıcıları da elerinde matkapla rota açmaya soyunurlarsa, ağabeylerini örnek alan gelecek kuşak dağcılarına da bu durumda kimse bir şey söyleyemez.
Yıllar önce “Sinema Perdesi”nde yerden 100m yukarıda VI+ zorluğundaki 20 m.lik bölümde hiçbir ara emniyet kullanamadığım için yükselmiştim. Bu durum bana şu açılımı ister istemez sunmuştur. Ben bunu o yıllarda bu şekilde yapabildiysem başkaları da o şekilde yapabilir ayrıca her dağcının yapmak zorunda olduğu bir tırmanış değildir. Bazı dağcıların performansı ve risk algılaması bu tırmanışı kaldırabilir. Bazılarında böyle bir tırmanışa yeterliliği olmayabilir. Böyle bir durumda herkes kendi belirlediği seviyede alpin tırmanışını yapar. “Sen neden düşük dereceli yüzeyler çıkıyorsun” diye bir dağcı diğerini sorgulamaz. Asıl olan herkesin kendi seviyesinde alpin tırmanış yapmasıdır. Birisi bir ip boyunu IV derecede ara emniyet almadan yükselir. Başka biriside aynı derecede 10 adet ara emniyet noktası kullanarak tırmanır. Aslında ülkemizde alpintarz tırmanışları kendi düzeylerinde yapan güzel örnekler vardır. Örneğin Haldun AYDINGÜN düşük dereceli rotaları belirleyen ve tırmanan kişidir. Yanılmıyorsam Antalya’daki Çam Dağının zirvesine tam 3 kez denedikten sonra ulaşmıştır. Kısa kaya pasajlarını IV dereceyi geçmeyen bir rotası vardır. Haldun ağabeye kendi sınırlarında zorlandığı hedefle, bıkmadan usanmadan uğraştığı ve başardığı için inanılmaz saygı duyuyorum. Ertuğrul MELİKOĞLU Demirkazık Kuzey Duvarını ilk Türk solo tırmanışını yaparken seviyesinde yada biraz üstünde bir hedef belirledi ve başardı. Aynı duvarın ilk kış denemeleri yapay tırmanışlarla başladı denemelerin tümü başarısız oldu. Çoğumuz bu duvarın geleneksel kış tırmanışının zor olduğunu düşünürken Doğan PALUT ve Batur KÜRÜZ Duvarın tamamını kış koşularında geleneksel tırmanarak bitirdiler. Uç ve alt noktalardabelirlenen güzel örnekler ülkemizde fazlasıyla var. Belki burada sorgulanması gerekli olan sadece niteliktir. Dağcılığı ve alpin tırmanışları bir bütün olarak düşündüğümüzde dağcı tüm bu süreçlerin içinde sadece yaptığı tırmanışlarla değil,ortaya koyduğu duruş ve söylemlerde de işin bir parçasıdır.
Burnumun dibinde yükselen yüzlerce metre çatlaksız kaya yüzeyleri var bir çoğuna da araçla ulaşım ve yürüme dahil 1-3 saat arsında, elimde matkabım ve boltum var. Şimdi içinde bulunduğum ve yüzleştiğim çelişkiler yüzünden egoma yenik düşüp bu işi bolt yardımıyla yapayım mı? yoksa cesaretimin, yeteneklerimin ve fiziksel gücümün yetebildiklerini geleneksel teknikle yapıp, yapamadıklarımı benden sonra daha iyi yeteneklere sahip olabilecek dağcılara bırakarak, seviyeme daha uygun olan kaya duvarlarını tırmanmaya devamı etmeli miyim? Bolt kullanmaktansa böyle davranmanın kendime göre daha onurlu olduğunu açıkçası düşünüyorum.
Bugün benim geleneksel tekniklerle tırmanmayı düşündüğüm 500 metre uzunluğunda bir kaya yüzeyi var. Bu yüzeyde tahmini 20-30 metre uzunlukta birbirinden bağımsız 5 adet çatlaksız geleneksel tırmanış için malzeme yerleştirmeye imkan vermeyen dümdüz bölümler var. Bu etaplarda ara emniyet noktası kullanamadığım gibi zorluğunun da yüksek olduğunu düşünüyorum. Benim bu tırmanışı yapmam geleneksel tekniklerle mümkün değil yada cesaretim, psikolojim ve fiziksel yeteneklerimin yetmediği fakat çok istediğim bu tırmanışı bolt kullanarak gerçekleştirirsem. Bu durumun Güçlü ve zayıf yönlerini düşündüğümde ortaya şu sonuçlar çıkıyor.
Güçlü yönleri;
- Güvenli olduğu için daha fazla kişi rotayı tırmanabilir
- Kaza yapma riskini minimuma indirir
- Keyifli ve daha az stresle tırmanış yapılır.
- Rotayı açan kişiyi onura eder.
- Daha yüksek derecede daha güvenli tırmanılır
- Kısa sürede tırmanılır
- Yüzeyin doğal yapısı özelikle sikenin kullanılmamasından dolayı daha az zarar görebilir
- Örnek alınarak buna benzer rotaların açılması durumunda şarjlı darbeli matkabın ve boltun daha çok satılmasına sebep olur.
Zayıf yönleri ;
- Gelecekte daha üst yetenekteki tırmanıcıların geleneksel yöntemle tırmanma hakkının elerinden alınması
- Gelecek kuşak dağcıların, bizlerin üzerinde alpin teknikle tırmanış yeteneklerinin gelişiminin engellenmesi.
- Örnek alınarak buna benzer rotaların açılması alpin teknik adına daha üst hedeflerin gelişimini engellenmesi
- Gelecek kuşak dağcılara alpin teknik adına daha üst düzeyde tırmanılacak kaya yüzeylerinin kalmamasına neden olabilmesi
- Örnek alınarak buna benzer rotaların açılması durumunda Alpinizimin gerçek değerlerinin kısmide olsa zayıflaması.
- Örnek alınarak buna benzer rotaların açılması durumunda sadece alpin teknikle yapılan tırmanışların azalması yada tamamen yapılmaması.
- Örnek alınarak buna benzer rotaların açılması durumunda boltların hangi yoğunlukta ve standarta çakılmasının belirlenememesi.
- Örnek alınarak buna benzer rotaların açılması durumunda geleneksel tırmanışlarda kullanılan malzemelerin daha az satılması
- Kısa sürede örnek bir çok yüzeyin tırmanışının yapılmasına sebep olabilmesi
- Gelecekte rotayı açan kişinin çelişkiye düşerek pişman olması
- Açılan rotadaki boltların zamanla yıpranması.
- Boltlu rotada tırmanış yoğunluğu artacağından taşıma kapasitesinin üstüne çıkarak sürdürebilirliliği olumsuz etkilemesi.(Lokal ekolojik sistemin insan yoğunluğundan dolayı tehdit edilerek yok olması)
- Boltlu tırmanışa karşı olan tırmanıcı guruplarla çatışma içine girilmesi
- Boltlu rota açılmasına karşı olan tırmanıcılar tarafından boltların sökülmesi, kırılması
Yukarıdaki değerlendirmelere başka maddelerde eklenebilir. Fakat ilk bakışta güçlü yönleri, zayıf yönlerine göre nerdeyse yarı yarıya geri kalmaktadır.Yukarıdaki sonuca göre benim bu tırmanışı spor alpin teknikle yapmamam gerekiyor. Eğer egolarımı bastırabilirsem.
Bana göre örnek olabilecek tüm dağcıların bir kez daha oturup çok iyi düşünmesi gerekmektedir. Bazı arkadaşlarımız dünyada bu tür tırmanışlar yaygın olarak yapılıyor diyebilir. Bence onlarında ne kadar doğru yaptıkları mutlaka sorgulanıyordur. Ama biz tüm dünyaya dağcılık adına nedenleriyle birlikte ortak kararlı tavrımızı koyabilirsek örnek teşkil edip dağcılığımızı bu davranışımızdan dolayı bir üst noktaya taşırız diye düşünüyorum. Aynı zamanda da gelecekteki Türk dağcılarına da daha saygın bir miras bırakırız.
Yılmaz SEVGÜL