Dedetepe Çiftliği
Fotoğraflar ve Yazı: Seda Güner - Temmuz 2010
Ailemdeki yaşlılar ve çocuklar nedeniyle yıllardır yaz tatilinin büyük kısmını her şey dahil otellerde geçiren ve bu mayışık ortamda hep aynı sabaha uyanmaktan dolayı baymış, zamanla miskinlikten odadan çıkamayıp tv’de alice harikalar diyarında vb. çizgi filmleri seyretmeye başlamış biriydim. Son 2 yıldır, becerip de Taşmektep’e gitmeye çalışıyordum. Bu sene duble yaptım ve hem Adatepe Taşmektep’e, hem de Dedetepe Çiftliği’ne gidebildim.
Her iki olay da Küçükkuyu, Çanakkale’de geçiyor. Arabayla gitmeniz tavsiye olunur, çünkü her iki yere de toplu taşıma falan yok. Ankara’ya kuş uçuşu olmayan mesafeyle yaklaşık 700-800 km civarı. Yoldaki mola durumunuza ve arabanızın gücüne göre 8-12 saat arasında sürüyor. Bizim gevşek molalarımız ve sıcak muhalefeti nedeniyle, yolculuğun 12. Saatinde biz hala Edremit’teydik (yani daha 100 km civarı yolumuz daha vardı. Ehem!) Yaklaşık rota Ankara, Eskişehir, Bursa, Balıkesir, Havran, Edremit, Akçay, Altınoluk, Küçükkuyu şeklinde. Dedetepe ile Adatepe arası ise birkaç kilometre.
Dedetepe Çiftliği
Çiftlik, ekolojik tarım, kendi ürettiğiyle yaşama ve geçinme, rüzgar ve güneş enerjisiyle elde edilen elektrik, atıkların doğaya geri kazanımı gibi temel çevreci özellikleri yanında, çiftliğin sahibi olan çiftin normal doğumu destekleme, Montessori eğitim anlayışı sayesinde çocuklara da nefis bir ortam sunması gibi insani özellikleri ile de beni çok çekmişti. Ta-tu-ta (tarım, turizm, takas) diye bir şey var, duydunuz mu bilmiyorum. Dedetepe Çiftliği bu kategoride. Tarım yapan yerel ekonomik çiftlikler, yılın belli zamanlarında (örneğin hasat zamanı) misafir kabul ediyor ve ziyaretçilerin çiftliklerinde çalışmaları karşılığı onlara ücretsiz yemek ve konaklama veriyorlar. Bence şahane. Ancak ben 5 yıldızlı otel konforuna alışık, ana rahminden henüz kopmuş bir yenidoğan olduğum için, mümkünse çiftçi gibi çalışmayı değil, kısa süreli ödemeli konaklamayı tercih ettim. Bu sayede, içi böcek ve sinek kaynayan (doğal), klimasız, wc ve banyosu dışarda bir bungalovda kaldık. Doğrusu bu yapı, çiftliğin sahibi çiftin kaldığı evden sonra, oranın en lüks yapısı sayılabilir. Şimdi tepeden bakan bir havayla konuşmuşum gibi oldu. Ama bu klimasız, tuvaletsiz, böcekli bungalovu ben vallahi çok sevdim. Her şeyden önce, kâr amacı gütmeyen bir (işletme demeye dilim varmıyor) çiftliğin parçasısınız. Yani herkes sizinle aynı koşullarda yaşıyor. Aynı yemekleri yiyor ve kendi bulaşıklarınızı yıkıyorsunuz. Üstelik klima gazı çevreye zararlı (hem eskiden klima mı varmış) ve ayrıca off! Sivrisinek ve kene kovucum da yanımdaydı. Her şey yolundaydı yani!
Sadece 1 gece kalabildiğimiz Dedetepe Çiftliğinde, buğday ekolojik yaşam derneği kurucusu victor’la, 6 aydır orda kalan ve bir 6 ay daha çiftliğe yardım ederek kalacak olan ispanyol elemanla (geceleri net üstünden, bağıra bağıra telefon konuşmaları yapıyor), rastalı yoga eğitmeni hatunla (kendisine kahve falı baktım – umarım dağlarda karşılaşacağını sandığım o şahane adamı bulursun), Avustralya ya da Kanada’dan gelmiş ve çiftlikte yarım gün gönüllü çalışan bohem gençlerle, bir sürü çocuk, bir sürü hayvan (huysuz eşek ve mülayim at favorilerim), bir sürü böcek/sürüngen, tarlada boncuk fasulye, pancar, kabak, biber, domatesle, solar panellerden elde edilmiş enerji sayesinde geceleri yolumuzu aydınlatan narin led lambalar ile tanıştım. İyi eğitimlerini ve pek çağdaş, pek metropolit yaşamlarını bırakıp zeytin ağaçları satın alıp içine oturmuş Erkan ve Tamahine’yi, kızları Nehir ve Rüya’yı, misafir gelmiş minik Irmak’ı, çiftlik işlerine yardımcı köylü samimi karı-kocayı ve tabii çiftliğin dibindeki mıhlı şelalesi’nin deli soğuk sularında yüzüp, yumuşak kayalarına bir sürüngen misali yatarak güneşte gevremeyi pek sevdim (hatta kayalar üstünde biraz yoga bile yaptım).
Şehirli gibi arabayla gelip, çiftliğin organik ve doğal yaşamına zerre katkıda bulunmadan bir gün sonra çıkıp gittik -zira ertesi gün Taşmektep’te seminerimiz başlıyordu- ama, kalbim orada kaldı. Belki bir gün de çapa yapmaya ya da zeytin toplamaya giderim…
www.dedetepe.org
www.genctur.com/kp/yik/tatuta.htm
Seda Güner - sedaguner + gmail.com
İlgili Yazılar
Fotoğraflar ve Yazı: Seda Güner - Temmuz 2010
Adatepe, tarihi Selçuklu dönemine dek uzanan ve 1989’da sit alanı ilan edilmiş bir köy. En son Rum nüfusun yoğun olarak yaşadığı ancak mübadele sonrası nüfusu çok azalan köy, son yıllarda…
devamı»