foto14.jpg
Biz Kimiz, Hakkımızda Fotoğraf, Fotoğrafçılık Dağcılık Doğa Yürüyüşleri, Trekking, Gezi Doğa, Çocuk ve Doğa, Ağaç Türleri, Böcekler ve Bitkiler Bisiklet, Parkurlar, Yazılar, Anılar Sponsorlar İletişim

Çocuğumla Doğadayız Çocuğumla Doğadayız

E-Posta:


   


Ana Sayfa > Dağcılık > Faaliyet Raporları



Karasay Tırmanışı, "Gerçek Karasay"

Arif Öztürk, Oğuzhan Zengi - NİĞDE - 23 Nisan 2009


Neden Gerçek Karasay? Bazı haritalarda ve kimi dağcıların zihninde Karasay 'n yeri Eznevit sırtının güneyindeki yer olarak algılanıyor. Tırmanış sonrası Oguzhan kardeşimin ağzından çıkan bu terim hoşuma gitti...

 

Odamda asılı Aladağlar panoramasına her baktığımda mutlu oluyorum. Milyonlarca yıllık bir kütle. Devasa duvarları olan. Dağ keçilerine, tavşanlara, ur kekliklerine kucak açan bir kütle.


İnsanoğlu yaklaşık 50 yıldır yol etti kendine bu dağları. Kimi zaman aldı sevdiklerimizi vermedi Aladağlar…


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı sadece çocukları değil bizi de sevindirdi. Tatili fırsat bilip hali hazırdaki planlardan birisini uygulamaya koyduk.


Oguzhan’ın Kayseri’den gelmesi ile çıktık yola. Akşam karanlığında Bölük ormanına çadırımızı kurmuştuk. Sıcak çay, bol muhabbet, çadırın yanından geçen orman sakinlerinin ayak sesleri ve derin bir uyku.

 



Kırmızı: Eznevit Yayladan çıkılan rota.
Yeşil: Dursun Şimşek Rotası
Mavi mi?: Kendimizi heder ettiğimiz rota…



Sabah 04:00 gibi uyanıp güzel bir kahvaltı yaptık.  Saat 05:00’de çadırdan çıkıp yola düşmüştük bile. Kocakdölek’ten Eznevit yaylasına çıkan patikanın üzerine öyle bir çığ inmiş ki  çam ağaçlarına kadar uzanmış.



Dursun Hocam’ın biz çizdiği rotayı pas geçip Karasay geçidine doğru giden rotayı seçtik ama her yer bariz çığ kulvarı ki yazın da buralar büyük çarşak hatları. Eğim yer yer 50-45 derce. Ağır ağır tembel adımı ile yürüyoruz. Muhabbete devam. İlk dik kulvarı aşınca geniş bir düzlüğe ulaşıyorsunuz. Burayı görünce aklıma Kumhu Buzulu geldi.  Düşen çığlar büyük taş gibi sert buz kütlelerini ard arda yığmış. Sağa doğru yükselmeye devam ederek geçide giden kapıya doğru yükselmeye başladık. Hem yan yürüyor hem de yükseliyorduk. Haliyle bacaklarımız daha çok zorlanıyordu.

 


Hele geçide giden kapıda artık aşil tendonu diye bir organ yok resmen metamorfoza uğradı.

 


İşte o geçit…


Ama yükseklerde manzara harika. Özellikle akşam pınarı, avcı beli ve parmakkaya, kaldı panoraması muhteşem bir gösteri idi.

 


İlk molamızı geçiti aşınca verdik. Karasay geçidine giden rota apaçık sağda uzanıyordu ve hemen yine sağda setleriyle Kızılkaya.

 

 


 

Geçenlerde  tırmanıs.org sitesinde Haldun Ağabey’e ait fotoğraflı dağcılık tarihini inceleyenler bilir. 80 li yıllardan kalmış  kar gözlükleri vardır. İşte Oğuzhan bu gözlüklerle poz veriyor.

 


Saat 13:30 da zirvedeyiz. Bol bol sıcak kahve… Ceviz, kuru üzüm ve fındık…

 


ZİRVE…

 

 

Çok tehlikeli bir rota. Yazın sadece çarşak alan bu yer kışın çok riskli bir çığ kulvarı. Şahsen tavsiye edebileceğim (güvenlik nedeni ile) bir rota değil.  Az lafa çok fotoğrafa yer ayırdım bağışlayın. Zaten Osmanlı söylemiş; Ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz…

 



Zirveden karşı taraf böyle görünüyor…

 

14:00 da inişe başlıyoruz. Asıl amacımız Eznevit’e yönelip yayladan inmekti ama Eznevit ile Karasay arasındaki korniş ve balkon gel de beraber kayalım havasında idi. Aynı yoldan geri döndük. İnerken kar yumuşadığı için risk iki katına çıkmıştı. Gölgede sertleşen yerleri krampon ile çıkmıştık. İnerken yine krampon takıyoruz. Kramponları takarken Lisans ve Yüksek Lisans Hocam Yard. Doç. Dr. Cengiz Kayacılar’ı hayırla yâd ediyorum. Hem dağ coğrafyası öğretmiş, dağcılık dersi vermiş hem de kramponlarını bana hediye etmişti.

 

 

O kadar ceviz, kuru üzüm, nerede.... Çıkarken çok dik etaplar nedeniyle hayli enerji harcamıştık. İnerken dikkat ve temkinlerimiz dolayısıyla daha fazlasını harcadık. 1800 m taban yüksekliğinden  3500’lere kadar devamlı dik açılı bir tırmanış hattı. İşte doktorum civanım Oğuzhan…

 



Saat 16:00 da  kar kulvarlarından çıkmış çarşak alanda inişe devam ediyoruz. Kapanan hava patladı. Ardından hemen dolu yağışı başladı. Ama gözlere ziyafete devam Emli vadisi sere serpe uzanıyor. Beni Emli vadisi ile ilk defa 1991 de iki Tahtalı izci Lideri Azmi Hocam tanıştırmıştı. Kampa gelmiş, bir gece kalmıştık. Külçe gibi ağır, içinde amuda dahi kalkabileceğiniz yüksekliğe sahip çadırlarımızda…

 




Saat 17:00 da kamp alanımızda idik. Hemen çadırı ve malzemeleri
topladım. Aracımızın yanında hatıra fotoğrafını da ihmal etmedik. Yolda Traktörcü Mehmet ile hasbıhal,  İstanbul’dan Yücel Bagatur’un rehberliğindeki Zirve Dağcılık ekibini kamp alanına bırakmış dönüyordu.

 

Tırmanış ancak evde biter. Evde Oguzhan’ın Babaannesinin tavuk pilav ve içli köftesini yediğimiz anda tırmanışımızda son buldu.


Arif ÖZTÜRK ve Oguzhan  ZENGİ    NİĞDE

 




Tasarım: Studio Martin