foto6.jpg
Biz Kimiz, Hakkımızda Fotoğraf, Fotoğrafçılık Dağcılık Doğa Yürüyüşleri, Trekking, Gezi Doğa, Çocuk ve Doğa, Ağaç Türleri, Böcekler ve Bitkiler Bisiklet, Parkurlar, Yazılar, Anılar Sponsorlar İletişim

Çocuğumla Doğadayız Çocuğumla Doğadayız

E-Posta:


   


Ana Sayfa > Dağcılık > Faaliyet Raporları



Dünyanın Yedi Kıta Zirvelerinden Afrika’nın En Yüksek Zirvesi Kilimanjaro

Haki ENGİN - Ocak 2004

haki_engin_klimanjaro_15.JPG

Afrika’nın damına, yerkabuğu üzerinde bugüne kadar görülen en büyük volkanik patlamaların olduğu strato volkanik Kilimanjaro Dağı, Uhuru Peak’e(Özgürlük Zirvesi)çıkma projemi 2004 yılına girdiğimiz günlerde gerçekleştirmiştim. Küresel iklimde görülen şaşırtıcı hızdaki değişim ile Kilimanjaro, dünyanın gündeminde yer almaya başladı. 2000 yılında dağ zirvesinde yer alan karların yüzde 26’sı son dokuz yılda yok olmuş. Bilim adamları,erime hızı böyle devam ederse,son yirmi yıl içinde Kilimanjaro’nun bütün karlarını kaybedebileceği konusunda uyarıyorlar.Ben de çevreye duyarlı bir dağcı olarak, altı yıl önce tırmandığım bu mistik dağ ve etrafıyla ilgili izlenimlerimi paylaşma gereğini hissettim.

 

haki_engin_klimanjaro_01.JPG
haki_engin_klimanjaro_02.JPG
haki_engin_klimanjaro_03.JPG
haki_engin_klimanjaro_04.JPG

haki_engin_klimanjaro_05.JPG
haki_engin_klimanjaro_06.JPG
haki_engin_klimanjaro_07.JPG
haki_engin_klimanjaro_08.JPG

haki_engin_klimanjaro_09.JPG
haki_engin_klimanjaro_10.JPG
haki_engin_klimanjaro_11.JPG
haki_engin_klimanjaro_12.JPG

haki_engin_klimanjaro_13.JPG
haki_engin_klimanjaro_14.JPG
haki_engin_klimanjaro_16.JPG
haki_engin_klimanjaro_17.JPG

haki_engin_klimanjaro_18.JPG
haki_engin_klimanjaro_19.JPG
haki_engin_klimanjaro_20.JPG
haki_engin_klimanjaro_21.JPG

Ocak 2004;Yedi kıta zirvelerinden Afrika’nın en yüksek dağı 5.895 m. yükseklikteki Kilimanjaro Dağı’na gitmek için Frankfurt Havaalanında uzun saatlerdir bekliyorum. Direk seferler haftanın belirli günlerinde sadece. Yol üstünde araç bekleyen yaya gibiyim. Condor Havayolları’na ait dolu bir uçakta, kaptanın inisiyatifiyle kokpitte pilotlarla sohbet ede ede Tanzanya’daki Kilimanjaro Havaalanı’na iniyoruz.Ağrı Dağı ve İran’daki Demavend Dağı’ndan  sonraki en yüksek zirve deneyimi olacak benim için. 

 

Kilimanjaro ile ilk tanışmam, Hemingway’in öyküsünden uyarlanan “Kilimanjaro’nun Karları” filmi ile olmuştu. Filmde dünyayı keşfederek büyük romanlar yazma tutkusunda olan bir yazar,bu bölgede çıktığı safaride yaralanıyor; ölüm ve yaşam arasında gidip gelirken, hayatını, tercihlerini, mutluluk ve başarı arasındaki ikilemleri sorguluyordu. Afrika’nın müthiş panoramik güzelliği beni çok etkilemişti. Daha sonraları seyrettiğim Afrika’ya ait belgeseller, çocukluk düşlerimi hep canlı tuttu. Filmden bir de aklımda kalan; Klimanjaro Dağı’nın zirvesinin karlarla kaplı olduğu, batı zirvesinde donmuş bir leopar bulunduğu ve hiç kimsenin leoparın oraya nasıl çıktığını bilmediğiydi. Leopar efsanesi doğru mu? Bilemem ama yıllar sonra, hem Ekvator’a çok yakın tropikal kuşakta yer almasına rağmen zirvesi karlarla kaplı efsanevi dağı; hem de Afrika’daki yaban hayatını kendi gözlerimle göreceğim. Yerimde duramıyorum, çok heyecanlıyım.

 

Uçuş ekibinin, “Bol şanslar!” temennilerine teşekkür edip havaalanından bindiğim acentenin servisi ile Moshi şehrinde alıyorum soluğu. Pek soluk almak mümkün değil aslında; Ocak ayında güney yarımkürede hava bunaltıcı sıcak. Kilimanjaro Dağı’nın güneyinde yer alıyor Moshi şehri, Kenya’ya çok yakın. Türkiye taşrasının elli yıl önceki hali. Satıcı tezgâhları caddelere dizilmiş. Berberler, terziler de açıkta, cadde üstünde icra ediyorlar işlerini. Bembeyaz, gösterişli büyük bir cami yükseliyor bir köşede. Şehir merkezinden birkaç kilometre ilerde uçsuz bucaksız kahve,muz,mısır yetiştirilen yemyeşil tarlalar çıkıyor karşımıza.Afrika savanları arasından oldukça bozuk yol üzerinden kıvrıla kıvrıla ilerliyoruz. Kilimanjaro uzaktan ihtişamıyla beliriyor. Şehir kenarındaki yoksul, derme çatma binaların aksine, batılılara ait modern, dev malikânelerin arasından geçiyoruz şimdi. Kalacağım yer, annemle aynı isimdeki Zehra Ana ve familyasına ait. Dev duvarları tel örgülerle çevrili, silahlı görevlilerin beklediği bir kapı önünde indiriyor beni şoför.” Tel örgülerden elektrik akımı geçer!”,uyarı işareti dikkatimi çekiyor. Şaşırıyorum bu kadar fazla güvenlik önlemi alınmış olmasına. İyi ki önceden rezervasyon yaptırmışım, yoksa sadece ahşap kulübelerden oluşan bu tesisin içine adım atmak mümkün olmazdı. Dağ ekspedisyonumu da burası organize edecek.

 

haki_engin_klimanjaro_22.JPG
haki_engin_klimanjaro_23.JPG
haki_engin_klimanjaro_24.JPG
haki_engin_klimanjaro_25.JPG

haki_engin_klimanjaro_26.JPG
haki_engin_klimanjaro_27.JPG
haki_engin_klimanjaro_28.JPG
haki_engin_klimanjaro_29.JPG

haki_engin_klimanjaro_30.JPG
haki_engin_klimanjaro_31.JPG
haki_engin_klimanjaro_32.JPG
haki_engin_klimanjaro_33.JPG

haki_engin_klimanjaro_34.JPG
haki_engin_klimanjaro_35.JPG
haki_engin_klimanjaro_36.JPG
haki_engin_klimanjaro_37.JPG

haki_engin_klimanjaro_38.JPG
haki_engin_klimanjaro_39.JPG
haki_engin_klimanjaro_40.JPG
haki_engin_klimanjaro_41.jpg

haki_engin_klimanjaro_42.jpg
haki_engin_klimanjaro_43.jpg
haki_engin_klimanjaro_44.jpg

Tanzanya’nın de facto dili SwahiliceJambo!(Merhaba!)”, diyorum Zöhre Ana’ya. Biraz hoşbeş ettikten sonra bilgi veriyor, güvenlik ve hijyenle ilgili sıkı sıkı nasihatlerde bulunuyor Zöhre Ana.”Sağ olasın. Altın tavsiyelerine harfiyen uyacağım.”

 

Odama çıkıyorum. Cibinlik arasından yatağa uzanıyorum. Biraz dinleneyim. Tanzanya’da sıtma çok büyük bir tehdit. Cibinlik de sivrisineklerle mücadelede birincil önlem. Öğrendiğime göre Kilimanjaro yakınlarındaki bir fabrikada, her gün bir milyonun üstünde cibinlik üretiliyormuş. Ülke genelinde hamile ve çocuklu ailelere, doktor reçetesi ile dağıtılıyormuş.

 

Biraz kestirdikten sonra akşam yemeğine iniyorum. Kilimanjaro çok popüler bir dağ. Otel, dağı görmeye dünyanın dört bir yanından gelenlerle hınca hınç dolu. Tropikal yiyeceklerden oluşan zengin açık büfeye saldırdıktan sonra, bir köşedeki dağcı gruplarla sohbet ediyorum.

 

Sabah erken çevre ve ekspedisyonla ilgili brifing sonrası sekiz kişilik grup, araçla yola çıkıyoruz. Zor ve uzun bir ekspedisyon olacak. Hava koşulları her an değişebilir. Kilimanjaro zirvesine giden 8 rotadan bizim izleyeceğimiz rota, diğerlerinden daha macera dolu olan Machame-Mweka Rotası.(Whisky Route.Kolay rotaya Coca-Cola Route diyorlar.)Dağın güneybatı ve güney yönünden giden rota,panoramik yönden de diğerlerine göre daha zengin. Kamera ve fotoğraf makinesi, anları ve anıları yedeklemek için yanımızda.

 

Bir minibüsle, yaklaşık elli dakikada Machame Köyü’ne varıyoruz. Burada bizi karşılayan rehber ve şerpalar,yemek,malzeme taşıma ile ilgili görev dağılımlarını yapıp,son hazırlıkları tamamlıyor.Ardından bize bir brifing veriyorlar. Kilimanjaro Milli Parkı, Machame Kapısı’na geliyoruz. Park girişinde gerekli izinler alındıktan sonra, oldukça geniş bir patikadan müthiş güzellikteki Afrika’nın tropikal yağmur ormanına giriyoruz.

 

Hava güneşli ve sıcak.”Hakuna Matata!(Her şey yolunda)” Dev ağaçlar, gövdelerini sarmış değişik bitkilerle sarmaş dolaş; yemyeşil çimler, yosunlar fışkırıyor iri gövdelerinden. Mango yağmurları diye bilinen yağmur mevsiminin başlamasına daha iki ay var ama yağmurlar şimdiden başlamış. Dar patikada, yağmur suyu birikintisi ve çamur üzerinden dikkatlice ilerliyoruz.  Değişik lisanlarda şarkı söyleyen kuşlara eşlik ediyorum. Kenar köşedeki küçük şelale suları, dev bitkilerin avuç açmış yapraklarıyla taşınıyor birinden diğerine. Dağın bu bölümü çok yağmur aldığından bitki çeşidi de çok zengin. Ekosistemdeki her çeşit bitki örtüsü ile karşılaşmak mümkün burada. Endemik bitkiler; iklimsel, insani birçok tehdit altında.Örneğin buraya hâkim ağaçlardan kokulu bir tür yumuşak ağaç olan Ocotea yağı uyuşturucu hammaddesi olarak kullanılıyormuş. Birçok önlem alınmış ama. Ormanlar sıkı denetim altında. Türkiye’dekinin aksine, izin belgesi olmayan hiç kimseyi sokmuyorlar.

 

1490 metreden başlayan ve orman içinden yedi saat süren tırmanışımızın ilk gününde, birinci kamp yerimiz 2980 metre yükseklikte Machame Kamp’a vardık. Birçok kişiyi ağırlayan dağda kamp alanları, tuvaletler mevcut.Bize göre doğaya daha duyarlılar. Bizden önce giden şerpalar çadırları kurmuşlar. Yemek yenecek ahşap kulübeyi düzenlemiş, yemekleri pişirmeye başlamışlar bile. Uzun sürecek ekspedisyon aklimitizasyon için yeterli süre tanıyacak gibi görünüyor. Yemek öncesi herkes istirahata çekildi. Bense heyecanımı bastıramıyorum, biraz daha çevreyi dolaşıp çekim yapıyorum değişik rengârenk çiçekleri seve seve;“jambo kardeşler!”

 

Sabah erken yola koyuluyoruz. Gün ağarırken Kilimanjaro’nun buzulları görülebiliyor bu mesafeden. Bir saatlik tırmanış sonrası yaklaşık 3200 metrede ormanlık alan yerini fundalık ve çalılığa bırakıyor. Dağın kuzey yamacına daha seyrek olmakla birlikte sedir ve zeytin ağaçları hâkimmiş.

 

Yoğun bulut katmanları yağmur işaretçisi. Bulutlar az biraz dağılınca, çekim yapmaya çalışıyorum. Mahzun rehberim Darüsselam’lı Alan’a, çevreyle ilgili sorular soruyorum cevapları birkaç el işaretiyle sınırlı kalsa da.”Tamam, tamam. Ben kendi gözlemlerimi kaydedeyim.”Ağır sis tabakası altında Şhira Platosu’nda kayalık sırt hattından devam ediyoruz. Sis arasından parlayan Western Breach dev buzulları çok etkileyici. Kilimanjaro’nun üç volkanik koni şeklindeki dağından Kibo’nun batısına geldik. Kısa bir süre sonra da 3840 metredeki Şira Kamp yerine ulaşıyoruz. Burada aklimitize olacağız. Gruptakiler dinlenmek için ilk gördükleri yerlere attılar kendilerini. Ben, tek başıma 300-400 metre daha çıkıp iniyorum. Bulut kümelerinin arasından Klimanjaro’nun karlı sırtlarını da çekiyorum kameraya. Seyrek bitki örtüsünün yanında tek tük ağaç var bu yükseklikte. Gece hava sıfırın altında, biz uykuya dalmadan sulu sepken başladı.Biz sabah hazırlıkları yaparken bir ara diniyor.Etraf yer yer yumuşak karla örtülmüş.

 

3900 metreden üçüncü gün tırmanışa başlıyoruz. Güneş açtı bir ara, ben de Klimanjaro’yu sabah güneşinde görüntüleyebildim. Gece yağış sonrası, rehbere soruyoruz.”Yağış devam eder mi? Ona göre giyinelim.” “Radyodan aldığım hava raporuna göre yağış ihtimali az.”,diyor rehber.”Peki.”,deyip hiç malzeme almıyoruz yanımıza. Ama dağ bu, belli olur mu ne zaman ne olacağı! Yüksek dağların başı dumanlı olur. Hava kapadı gene. Sulu sepken, bütün gün hiç dinmeden tırmanış ve iniş boyunca. Çıkış yaptığımız kayalık dik patika çok kaygan. Rehberin ihmalini pahalı ödedik. Yoğun yağış altında hiç mola da veremedik. Biraz su içmeye ya da kumanya yemeye bile fırsatımız olmadı. Sesim de beni yavaş yavaş terk etmeye başladı. Konsantrasyonumu koruyarak devam etmem gerek.

 

İrili ufaklı şelalelerin yakınından devam ediyoruz. Saatlerce yağış  altında tırmandıktan sonra Klimanjaro’nun belli belirsiz siluetine uzanan 4630 metre yükseklikte Shark’s Tooth (Köpekbalığı Dişi)diye de bilinen Lava Tower’a ulaşıyoruz. Botlarımız su doldu. Sırılsıklam olduk.

 

Bu irtifadan sonra bitki örtüsü tamamen bitiyor.İki-üç saatlik iniş ile Western Breach’in alt eteklerindeki kayalık bölgedeki 3950 metre yükseklikteki vadide Barranco Kamp yerine varıyoruz. Hepimiz bitap düştük. Hiç görüntü de alamadım bütün gün. Keyfim kaçtı. Halsizlik ve baş ağrısı var. Herkes gibi ben de çadırıma çekildim. Çadırda biraz dinlendikten sonra, bu ıslak botlarla kaderimi düşünüyorum. Zirveyi unutmalıyım galiba. O sırada,çadırımın kapısının karşısındaki mutfak çadırı gözüme ilişiyor.Çadır önünde aşçı,bizdeki piknik tüpünün iki katı bir büyüklükte tüp üzerinde akşam yemeğini pişiriyor.”Neden olmasın?”,diyorum.Tahmin edebileceğiniz gibi,botları pişirmeye karar verdim.Aşçı bu fikre pek sıcak bakmadı.İkna etmeyi başaramadım ama sonunda teklif ettiğim 30$ onu ikna ediyor.Botumu ,yaklaşık kırk dakika altı,üstü nar gibi kızarana kadar tüp üzerinde iyice kuruttum.Oh be!Keyfim yerine geldi.Bu botlar artık beni götürür zirveye. Gruptaki diğer dağcılara da aynı yöntemi tavsiye ettim.  

 

Sabah kahvaltı sonrası, Barranco Duvarı’nı tırmanıyoruz. Duvar dimdik. İlk bakışta ”Burayı aşmak mümkün değil.”, izlenimi veren duvar bir süre sonra dost elini uzatır gibi geçit veriyor yumuşak sırtlarıyla. Macera dolu beş saat sonrası 300 metre yükselerek Karanga Vadisi’ne ulaşıyoruz. Bir saat daha giderek 4550 metrede zirveden önceki son kamp yerimiz Barafu Hut’a varıyoruz.”Barafu” Swahihi dilinde buz demekmiş ama bölgede hiç su yok. Biraz ötede Klimanjaro Dağı’nın volkanik koni şeklindeki ikince zirvesi, sarp ve dik yamaçları buzullarla kaplı 5100 metredeki Mawenzi Peak görülüyor. Bizdeki Büyük Ağrı, Küçük Ağrı dağlarına benziyor.

 

Zirveye en yakın kamp yerinde çadırlar, dik ve eğimli sırt üzerinde oldukça taşlık, rüzgârdan korunmasız bir alana kurulabiliyor. Bölgede kısmen kar var. Hava soğuk. Ne yazık ki yüksek zirvelerin ortak kaderi; etrafı biraz dolaşınca çok fazla kirlenme var. Uçurumun arkası tamamen çöplük olmuş.

 

Akşam yedi gibi dinlenmeye çekiliyoruz. Bu gece özgürlüğe adımımızı atacağız! Uhuru Peak’e(Özgürlük Zirvesi)gece 12.00 civarı yola koyuluyoruz. Kuzeybatı yönünden çarşak bant üzerinden zorlu bir tırmanış bizi bekliyor. Şiddetli bir tipi başladı. Gruptan üç kişi daha burada geri dönüyor. Rebman ve Ratzel buzullarından Stella Point’’teki krater ağzına altı saat sürüyor tırmanış.5685 metreye çıktık. Nefesim kalmadı. Zorlandığımı söyleyebilirim. Elimde kaz tüyü ve gora-tex eldivenler olmasına rağmen tipi yüzünden parmaklarım dondu, hissetmiyorum.

 

Gün doğuyor.Hava da yumuşamaya başladı güneşle birlikte. Kilimanjaro buzulları, buzul bulutları üstünde yürüyorum. Buradan Uhuru Peak’ e,Klimanjaro’nun 5895 metredeki en yüksek zirvesine, Afrika’nın damına ulaşıyoruz. Beethoven,“Neşeye Övgü” şiirini 9.senfoninin kapanışında ölümsüzleştirmiş müzikle. Neşeyle, kıvançla dolu mistik Kilimanjaro Zirvesi de, bizlere tüm hayatımız boyunca unutmayacağımız bir gün armağan ederek, bu bestedeki gibi ölümsüzlüğü hak ediyor.

 

Yorgunluğumu unuttum. Zirveden sonra üç saatlik bir iniş sonrası Barafu Hut’un olduğu kamp yerine dönüyoruz. Buradan çarşak üzerinden fundalık bölgeyi geçip tekrar yağmur ormanlarına giriyoruz.3100 metrede Mweka kamp alanında, yoğun sis ve yağmur altında Kilimanjaro Dağı’ndaki son gecemizi geçiriyoruz. Sabah saatleri orman içinden üç saatlik iniş sonrası Milli Parkın Mweka Kapısına ulaşıyoruz. Burada sertifikalarımız veriliyor.

 

Uzun tırmanışta toplam 100km.mesafe katetmişiz. Etkinlik sonunda başladığım noktaya geri dönüyorum, yani Zöhre Ana’nın ocağında bir gece daha geçirerek Kilimanjaro ekspedisyonumu tamamlıyorum. Dağ zirvesini ödüllendirmek gerek. Gezimin ikinci bacağında; önceden planladığım gibi Tanzanya’dan otobüsle Kenya’ya geçip Masai Mara’da safari yapacağım.

 

Kenya Naorobi’de bir gece geçirdikten sonra,dört günlük bir safari turu alıyorum.Afrika’nın yaban hayatını, muhteşem hayvanlarını günlerce izlemek zirveden sonra çok güzel bir armağan oluyor bana.Buradaki izlenimlerimi ve Sudan üzerinden antik Mısır uygarlıklarına yapmış olduğum gezimi de bir süre sonra sizlerle paylaşmak ümidiyle.

 

 

Haki ENGİN
Doğa Sporcusu ve Gezgin

haki81+hotmail.com




Tasarım: Studio Martin