foto10.jpg
Biz Kimiz, Hakkımızda Fotoğraf, Fotoğrafçılık Dağcılık Doğa Yürüyüşleri, Trekking, Gezi Doğa, Çocuk ve Doğa, Ağaç Türleri, Böcekler ve Bitkiler Bisiklet, Parkurlar, Yazılar, Anılar Sponsorlar İletişim

Çocuğumla Doğadayız Çocuğumla Doğadayız

E-Posta:


   


Ana Sayfa > Dağcılık > Dağcılık Haberleri



Namche'den Sevgiler

Nasuh Mahruki

everest.jpg

Merhaba arkadaslar,

Tirmanisin aklimatizasyon kismini son derece verimli bir sekilde bitirdik. Ben tirmanisi oksijen desteksiz deneyecegim icin neredeyse dagdaki herkesten daha ciddiye aliyorum bu aklimatizasyon konusunu. Serde biraz da, Ingilizcede gectigi gibi eski okullu olmak var tabi, ne de olsa yüksek irtifa dagciligini zamaninda Ruslardan, dunyanin en iyilerinden ogrenmis, onlarin gelenekleriyle yetismistim. Yilmaz da sagolsun beni yalniz birakmadi hicbirinde, aslinda o kadar da zorlamasina gerek yoktu kendisini. 3 gece, 1 + 2 olmak uzere 7100 ile 7200 metre arasinda kurulmus 3. kampimizda kaldik. Normalde buradakiler sadece bir kez 3. kampa kadar cikip iniyorlar, cogu bir gece yatmiyor bile. Bizim ekiptekilerin hicbiri yatmadi 3. kampta. Oksijen destekli tirmanislarda 3. kampa kadar cikip inmek yetiyormus, iyi mi. Ben 7900 kusur metredeki Geneva Spur'un ustune kadar tirmandim. Yilmaz da bunun bir 200 metre altina kadar cikti. Aslinda 7500 metredeki Sari Bant'a kadar tirmanmaya da razi olacaktim ama rotaya girince tutamadim kendimi. Biliyorsunuz insan vucudu normalde 7500 metrenin ustune aklimatize olamiyor. Ama tabi ki neredeyse 8000 metreye kadar tirmanmak 7500 metreye kadar tirmanmaktan cok daha faydali.

4. kampa kadar cikip Ana Kampa inince hic usenmeden ertesi gun Namche'ye kadar indim. Yilmaz bu bir haftalik sureyi Ana Kampta gecirmek istedi, bu uzun etabi inmek istemedi hakli olarak. Dile kolay hizli bir tempoda ve 10 saatte indim bu uzun etabi. Aslinda epey de yoruldum acikcasi ama dedigim gibi eski okul bunu soyler. Bu isi tam yapmak en onemlisi benim icin. 1998 yilindaki Lhotse tirmanisimda da bizim ekipten bir tek ben inmistim buraya kadar. 3 gun iyice dinlenmis ve iki gunde de geri cikmistim ve tirmanista da cok faydasini gormustum. Oksijen destekli gidenlerden bile daha hizli olmustum. Bu arada 30 yasinda yaptiklarimin aynisini 42 yasinda yapiyor olmanin heyecanini size anlatamam. 8000 metrelik daglari gercekten cok ozlemisim su son 10 yilda. Butun bu ugras cok iyi geldi bana, yine eski Nasuh'u buldum daglarda...

Internet fırsati bulunca ulkede neler olup bittigini de takip edebildim ve Türkiye'nin iç karartıcı, yüz kızartıcı, mide bulandırıcı siyasi gündeminin içinde olmadigim icin de ayrica mutlu oldum. Hepinize gercekten sabirlar dilerim, hergun bu pislikleri izlemek zorunda kalmak cok agir olsa gerek. Bu ulkenin temel degerleriyle bu kadar oynayanlar, uc kurusluk dunya menfaati icin bizi birbirimize dusurenler ve herseyimizi altust edenler eminim bir gun bunlarin hesabini da verecekler. Tum bu cirkin, ucuz ve onursuz tiyatro birgun sona erecek. Bunlari gordukce Yilmaz'lar ne iyi etti de ayarladilar Antalya'lı CANTEK'in sponsorlugunu demekten kendimi alamiyorum. Neyse, Turkiye'den ne kadar uzak olsak da Turkiyesiz olmuyor elbette.

Himalayalara gelince. Buralar gercekten cok degismis, tirmanislarin stili de, katilimcilarin profili de 15 yil oncesine kiyasla bambaska bir hal almis. Dogrusu ya duyuyordum ama bu kadarini beklemiyordum diyebilirim. 15 yil once dagda gercek dagcilar vardi, tirmanis icin bir cok seyi goze almis, kendilerince asil sebepleri olan insanlardi. Simdi Everest Dagi'ni bir proje olarak goren ticari ekspedisyon liderleri ve musterileri var. Muthis bir Serpa ve oksijen destegi ile bu projeler gerceklestiriliyor. Yarim yamalak aklimatizasyonla dagda bir dolu insan dolasiyor. Everest Dagi tırmanislarinin ruhu baska bir sey olmus. Bunu kritik etmek icin soylemiyorum, bence her dunyali dunyanin en yüksek noktasina ulasmayi isteyebilir ve bunu Serpa ve oksijen destegiyle gerceklestirebilir. Sadece bu dunyaya gelmis olmak bile bence isteyen herkese bu hakki veriyor. Ben dunyanin ve icindeki herseyin insanlar icin olduguna inanirim, asiriya kacmamak kaydiyla tabi ki. Buraya kadar hicbir itirazim yok ama biliyorsunuz bir seyin gercek maliyeti ne kadar duserse insanin gozunde degeri de o kadar dusuyor. Bu isin toplam maliyetini sadece 30.000 - 40.000 - 50.000, bilmemne kadar bin dolar olarak gorunce ve icindeki emek, kan, ter, gozyasi, risk, heyecan, tehlike, korku ve bilinmezlik maliyetlerini dusurunce, isin gercek degeri de sulaniyor gibi geliyor bana. Burada gorduklerimin bir cogu daglari tutkuyla, coskuyla, askla sevenlerden ziyade, Everest Dagi'nin zirvesine tirmanmanin mumkun oldugunu bilen ve bunu istemek icin kendilerince cok degisik sebepleri olan insanlar. Bir cok kisi sırtlarinda canta bile tasimiyor, yaninda hazir asker bir Serpasi var ve cantasini, yukunu bile o tasıyor. Hayatinda ilk defa kazma, krampon takan bile var iclerinde. Buradaki ilk gunlerinde once hizlandirilmis bir buzul gecisi egitimi alarak basliyorlar ise. Vay ki ne vay...

Benim en cok uzuldugum Everest Dagı'nın insanlarin hayallerindeki bir centik atabilecekleri 'bir baska proje daha' halini almasi. Everest Dagi bundan daha fazlasini hak etmeliydi, eskiden ediyordu, 15 yil once bile ediyordu. Sanirim onun sansi ve sanssizligi dunyanin en yuksek dagi olmasinda. 1920'lerden 1970'lere, 1980'lere kadar dunyanin en prestijli, en zorlu, en olaganustu ve en degerli hedefiyken ve ancak dunyanin en iyi, en cevval, en gozukara insanlari tarafindan hedef olarak gorulebiliyorken, 2000'lerde artik bambaska bir insan profili tarafindan hedeflenebiliyor olması da Dunyanin Ana Tanricasinin makus kaderiymis demek ki. Zaman nasil da herseyi tepetaklak cevirebiliyor.

O yuzden dostlar bence en degerlisi herseyi zamaninda yapmak, zamanin ruhunu yakalamak, hep dalganin en ucunda, kirildigi yerde olmaya calismak. Yoksa goruntude yine ayni seyi yapiyor gibi gorunsek bile, gercekte sadece eskinin zorlu mücadelelerinin ve asil insanlarinin kotu bir kopyasini taklit etmekten baska bir sey yapiyor olamayiz. Everest tirmanislari bir acidan bakinca artik bu hale gelmis...

Son yillarda her yil yuzlerce insanin zirveye varabilmesinin sirri buymus demek ki. Bu cok saglam kurulmus sistem olmasa dagdakilerin yarisindan cogu zirveyi hayal bile edemez. Bu arada Serpalar da artik bambaska bir performansa ve kabiliyete ulasmislar. Herzaman iyi ve guclu dagcilardi ama artik kendi cografyalarinin tamamen sahibi olmuslar. Nepal'deki Dagcilik Enstitusu ve iyi planlanmis egitimler sayesinde yeni nesil, daha 20'li yaslarindaki Serpalarin gelistirdikleri kabiliyetlerini ve guclerini takdir etmemek mumkun degil. Eskiden Anatoli Boukreev gibi cok guclu Batılı dagcilarin onculugunde ve Serpalarin destegiyle asilirdi en zor etaplar. Artik rotalarda oncu olarak sadece Serpalar var. Her ekip belli sayida en nitelikli Serpalarini rota hazirliklari icin veriyor ve zaten hepsi birbirini cok iyi taniyan Serpalar kusursuz bir makina gibi cok hizli ve cok saglam bir sekilde islerini yapiyorlar. Batili egitim modeli yeni neslin atakligiyla birlesince harika bir kombinasyon cikarmis ortaya. Bu cocuklarin Everest Dagi'ndan baska ilgi alani yok ne yazik ki, cunku sonucta butun bunlari ailelerini gecindirmek icin, bir is olarak gordukleri icin yapiyorlar. Ancak eger bir gun gozlerini diger daglara ve rotalara cevirirlerse butun dunya dagcilik tarihinin sinirlarini bambaska bir yere tasiyacaklari da kesin.

Bizim tirmanisa gelince. Bugün Namche'deki ikinci gunum, yarini da burada dinlenerek ve bol bol yemek yiyerek gecirecegim sonra ayin 11'inde Ana Kampa yuruyuse basliyorum. 12'si aksami Ana Kampa varacagim. Ya hemen ertesi gunu ya da bir gun dinlenerek 2. kampa oradan da 3. kampa, 4. kampa ve zirveye gidecegiz Yilmaz'la. Everest Dagi'na oksijen desteksiz tirmanmak biliyorsunuz 1978 yilina kadar, Reinhold Messner ve Peter Hebeler tarafindan basarilincaya dek, bilim adamlari tarafindan insanoglunun metabolizmasi itibariyle mumkun degil diye nitelendiriliyordu. Ancak onlardan sonra cok iyi hazirlanmis, cok guclu ve cok motive dagcilar tarafindan tekrarlari da yapildi. Bugüne dek bunu basaran toplam dagci sayisi 130 - 140 kisi civarinda. Genelde son 10 yilda Everest Dagi'na yapilan oksijen desteksiz tirmanislarin cogu kuzeyden gerceklestirilmis, 1'e 4 gibi bir orani oldugunu soyleyebilirim. Kuzey'e gore 250 - 300 metre asagidan baslandigi icin oksijen desteksiz denemelerde genelde guneyi, Nepal tarafini tercih etmiyor dagcilar. Ben 15 yil once kuzeyden ciktigim icin bu sefer mecburen guneye denk geldi bu denemem. Bu durumu dert etmiyorum merak etmeyin. Tirmanisla ilgili bu istatistiklerin hepsinin dogrusunu Katmandu'ya donunce Liz Hawley'den alacagim, simdilik ancak havada bilgi verebiliyorum.

Sanirim 16 - 17 - 18 - 19 Mayis gibi bir tarihte Yilmaz'la birlikte zirveyi deniyor olacagiz. Everest Dagi'na oksijen desteksiz tirmanmak insanoglunun fizyolojik yapisi ve kabiliyetleri itibariyle bu dunyada yapabilecegi en zor bir kac seyden biri. Sizin anlayacaginiz, bir hafta icinde, teknik olarak degilse bile fiziksel olarak hayatim boyunca yaptigim en zorlu seylerden bile, K2 Dagi'na oksijen desteksiz tirmanmak dahil, daha zor bir seye kalkisiyorum. Buraya kadar, profesyonel bilgilerimin ve tecrubelerimin tamamini en iyi ve en dogru sekilde kullanarak kendimi buna hazirlamaya gayret ettim. Zamani geldiginde hazir olacagima inaniyorum ancak yine de benim hazir olmam, bu isin olabilmesi icin gerekli 4 - 5 degiskenden sadece biri. Rotanin, ruzgarin, havanin durumunun, rota uzerindeki dagci sayisinin ve benzeri bir kac unsurun da ideal kosullarda olması gerekli ki bu tirmanisin altindan kalkabilelim. Yanimda Yilmaz gibi daglarda cok iyi anlastigim, cok guvendigim ve oksijen destegi aldigi icin de rasyonelligini yitirmeyecek birinin surekli beni kontrol edecek olmasi cok buyuk bir avantaj. Bunu en iyi sekilde degerlendirmek ve bu tirmanisin altindan ikimiz birlikte kalkmak istiyoruz. Aklimatizasyon tirmanislarindan itibaren cok uyumlu calistigimiz ve tum planlamamizi bu hedefe gore yaptigimiz bu tirmanisi basarirsak, bu ikimizin basarisi olacak.

Son olarak, bildiginiz gibi sizlerden istedigim cok onemli bir sey daha var. Lutfen bize bol sans dilemeyi ihmal etmeyin. Ben dagdaki herseye, her zorluga, her sikintiya hazirim. Yukarida isler ne kadar sertlesirse sertlessin Yilmaz'la birlikte hepsini asabilecek kabiliyete, donanima, motivasyona sahibiz. Tek korkumuz sansimizin ters donmesi. Sanssizlik en iyileri, en gucluleri bile bir anda bitirebilir, ben ornegini cok gordum. Bu yuzden arkadaslar zirve denemesini yapiyor olacagimiz bahsettigim gunler icin bize sans dilemeyi ihmal etmeyin. Gerisini de merak etmeyin, orasi bizim isimiz...

Biliyorsunuz bu yil sizlerin olumlu enerjisine ve sans dileklerine ihtiyaci olan 3 Türk var Himalayalarda, Tunc'a, Yilmaz'a ve bana olumlu enerjilerinizi yollamayi lutfen unutmayin.

Allah utandirmasin

Sevgiler, Nasuh | nasuh+nasuhmahruki.com

 




Tasarım: Studio Martin