foto3.jpg
Biz Kimiz, Hakkımızda Fotoğraf, Fotoğrafçılık Dağcılık Doğa Yürüyüşleri, Trekking, Gezi Doğa, Çocuk ve Doğa, Ağaç Türleri, Böcekler ve Bitkiler Bisiklet, Parkurlar, Yazılar, Anılar Sponsorlar İletişim

Çocuğumla Doğadayız Çocuğumla Doğadayız

E-Posta:


   


Ana Sayfa > Dağcılık > Faaliyet Raporları



Mangırcı Tepe ve Kara Kıtanın Akbubak Yürekli Çocuklarına

Fatih Sinan ÇİMEN , Hakan ESEN - 7 - 8 Mayıs 2010

emli_(53).jpg

 

emli.jpg
emli_(1).jpg
emli_(2).jpg
emli_(3).jpg

emli_(4).jpg
emli_(5).jpg
emli_(6).jpg
emli_(7).jpg

emli_(8).jpg
emli_(9).jpg
emli_(10).jpg
emli_(11).jpg

Kamp : Sarımemedin yurdu.
Rota : Mangırcı vadisi klasik - Karlı
Dönüş : Kuzey batı rotası - Karlı
Hava : Güneşli sıcak
Ekip : Fatih Sinan ÇİMEN - Hakan ESEN


Sevgili hemşerim Hakan Sudan’dayken karar verdik bu tırmanışa. Hakan Sudan bayrağı getirecek ben rotayı çizecektim ve biz bu tırmanışı Kara kıtanın Akyürekli elmaslarına Nyalalı – Darfurlu - Sudanlı ve hatta tüm Afrikalı çocuklara ithaf edecektik. Her şey planladığımız gibi gelişti ve bir akşam üstü kendimizi Aladağlarda Sarımemedin yurdunda buluverdik. Kamp yerinde bir grup kuş gözlemcisi almanla karşılaştık. Adamlar kuşların fotoğraflarını çekiyordu ve biz onların elindeki teleobjektifli kameralara hasta olduk. Bizde fotoğraf çektiğimizi sanıyoruz deyip takıldık. Çadırımızı kurduk. Ufaktan atıştırıp üstüne çay içtikten sonra Hakan’ı taktım peşime şöyle Mangırcıya doğru daldık. Hedef tömbekti. Kaletepe’ye doğru yükselip sohbet ederek tömbek deşirdik. Akşam yemeği hazırdı.

Dönüşte gördük ki başka bir çadır daha kurulmuş ve başında 2 kişi var. Rahmetli Recep Çatak’ın mezarını ziyaret edip ruhuna dualar okuduk ve kamp alanına geri indik. Bizim altımızda çadır kuran iki misafire merhaba demek için yanlarına gittiğimde gördüm ki bunlar Kanadalı 2 yabancı. Tanışıp kısaca sohbet ettikten sonra akşam yemeğini birlikte yemeyi teklif ettim. Adının Daniel olduğunu öğrendiğimiz genç adam bu teklifi duyunca çok mutlu oldu. Ve buna asla hayır diyemeyeceğini çünkü bir haftadır kız arkadaşıyla birlikte Aladağlarda olduklarını tek bir öğün yemeklerinin kaldığını anlattı.

 

emli_(12).jpg
emli_(13).jpg
emli_(14).jpg
emli_(16).jpg

emli_(17).jpg
emli_(18).jpg
emli_(19).jpg
emli_(20).jpg

emli_(21).jpg
emli_(22).jpg
emli_(23).jpg
emli_(24).jpg

emli_(25).jpg
emli_(26).jpg
emli_(27).jpg
emli_(28).jpg

Birlikte yemek paylaşmak ve sohbet, şurdan burdan Türkiye’den Kanada’dan ve tüm dünyadan. Benim peşinde koştuğum izini sürdüğüm felsefem. Dünyayla sıcak ilişki. Tömbeğimizi makarnamızı ekmeğimizi çayımızı paylaştık Daniel ve Katherine’le. Çok mutlu oldular sevindiler. Bizimle karşılaştıkları için şanslı olduklarını söylediler. Aladağlarda olmaktan çok mutlu olduğunu anlatan Daniel, Everest ana kampına gidip 6000mt ye kadar tırmandığını Şili,Peru, Machu Picchu, Titi Caca’yı gezdiğini ama Aladağların inanılmaz derecede hoşlarına gittiğini Evereste insanların dünyanın en yüksek dağı olduğu için gittiğini ama Aladağların onun için Everestten daha etkileyici olduğunu, bizim çok şanslı insanlar olduğumuzu mükemmel bir bölgede yaşadığımızı tüm bunları anlatınca Hakan ve ben şaşırdık ve Niğdeli olduğumuza sevindik.

Ertesi sabah buradan yürüyerek çukurbağ köyüne ineceklerini akşama Niğdeye geçip Niğde’den de Fethiye’ye gideceklerini anlatınca Daniel’e Hakan hayır diyemeceği bir teklif yaptı. Eğer biz Mangırcıdan inene kadar Çukurbag’dan ayrılmaz beklerlerse bizimle birlikte Niğde’ye dönebileceklerini ordan da Mersine kadar götürüp Antalya ötobüsüne bindirebileceğini. Hakanın bu teklifine ikiside gerçekten çok memnun oldular ve teşekkür ettiler. O akşamı çay içerek ateş başında sohbet ederek geçirdik ve saat 10:00 gibi çadırlarımıza çekildik. Saatimizi 6 ya kurup yatıp uyuduk.

 

emli_(29).jpg
emli_(30).jpg
emli_(31).jpg
emli_(32).jpg

emli_(33).jpg
emli_(34).jpg
emli_(35).jpg
emli_(36).jpg

emli_(37).jpg
emli_(38).jpg
emli_(39).jpg
emli_(40).jpg


Sabah 6 da kalkıp çay demledik sıcak suyumuzu doldurduk, leziz bir kahvaltının ardından başladık yürümeye. Az gittik uz gittik mangırcı ormanının içinden dolana dolana kah durup fotoğraf çekip kah konuşarak bizi fark edip Kaletepe boynundan kaçan dağ keçilerini seyrederek orta tepeden ötüp vadiyi yankılandıran ur kekliklerinin ıslıkları arasında ilerledik ve çıktık sırt hattına. Kaletepeden sonrası karlıydı ve Körtekli yamaçlarından ince ince çığ akıyordu ıslak kar çığ ve müthiş ses çıkarıyordu Hakana seslendim ve gösterdim akan karı. Mangırcı tepenin kulahının dibine gelip gözümüze kestirdiğimiz bir yerden daldık ve hoop zirvedeyiz. Hava mükemmeldi bulutlar Alaca üstünde oynaşıyor Hakan ise çantada yiyecek ne varsa çıkarıyordu. Aladağlara Mangırcıdan bakmak ve Alacayı İkizbaştepeyi Egri tepeyi Ezneviti Karasay Kızılkayayı Alaca yaylasını Oluk sekisini Mangırcıdan görmek. Orda olmak orda durmak ve o anı yaşamak kimin için ve ne için burada olduğunu düşünmek. bunun tarifi mümkün mü?.


Yaklaşık 1 saat zirvede kaldık Hakanın Sudandan getirdiği bayragı kendi bayrağımız ve Türk Kızılayının bayraklarını birlikte zirvede dalgalandırdık. Afrikalı çocukları düşündük onların bir tek pet şişe bulduklarında nasıl mutlu olduklarını anlattı Hakan. kendimi ve onları düşündüm. Kendi kendime acıdım her şeyi ne kadar hızlı tüketip harcıyorduk o çocukların yerinde biz olsaydık dayanabilirmiydik o sıcağa o yokluğa yaşayabilirmiydik aç perişan. Çantamdaki defterimden bir yaprak koparıp kısaca faaliyet raporunu yazdım ve zirvedeki poşetin içine notumuzu bıraktık. Nyalalı Darfurlu Sudanlı çocuklar içindi bu tırmanış. Kimbilir belki bir gün gelir bir Sudanlı çocukta Türkiye’ye gelir Mangırcı Tepeye çıkar ve bizim notumuzu bulurdu. 2010 yılının baharında onlar için yazdığımız iyi dileklerimizi okur. Mümkünmüydü bu? Kim bilebilirdi ki?.

 

emli_(41).jpg
emli_(42).jpg
emli_(43).jpg
emli_(44).jpg

emli_(45).jpg
emli_(46).jpg
emli_(47).jpg
emli_(48).jpg

emli_(49).jpg
emli_(50).jpg
emli_(51).jpg
emli_(52).jpg


Zirveden Derviş adam Dursun ağabeyimi aradım. Hakanı ve beni kutladı ayrıca başkanım Nedim Urcanında 30 öğrencisiyle birlikte şu anda Kaletepede olduğunu duyduğumda burada olmaktan duydugum mutluluk hissi bir kat daha arttı. Toparlanıp dönüşe geçtik Dursun hocamın teklifini degerlendirip dönüşü kuzeybatı rotasına çevirdik vadi karlıydı ve ayakta kayarak indik. Çok keyifli bir iniş oldu. Kaletepeden bizi seyreden Nedim hocam bile bizim kayakla indiğimizi sanmış. Mangırcı ormanına girip hızla indik kamp yerine. Vakit öğlen sonuydu ve hava oldukça sıcak. Yemek yeyip kampımızı toplayıp haftaya görüşmek dilegiyle ayrıldık Sarı memedin yurdundan.


Çukurbağa geldiğimizde Daniel ve Kathrine’i önceden konuşup kararlaştırdığımız yerde bize el sallayan ve gülümseyen bir yüzle bulduk. Kısaca tırmanışı anlattık ve çantalarını araca yükleyip hep birlikte ayrıldık Martı mahallesinden. Hakan sürdü arabayı Gümüşler Manastırına. Oldu olacak Kanadalılar görsündü yer altı şehrini ve Gümüşleri. Hakan manastırın duvarındaki gülümseyen Meryemana fiğürünü gösterip bunun dünyada tek olduğunu söyledi. Katherine ve Daniel’in yorumu ise ilginçti. – demek ki Meryemana yalnız Türkiyede mutluydu hemde Niğde de. Onların bu güzel yorumuna bu sefer biz gülümsedik. Ve ayrıldık Gümüşlerden.


Daniel ve Katherine’e çukurbagda bizi beklerken yemek yeyip yemediklerini sorduğumda utangaç bir ifadeyle hayır dediler. O zaman dedim gidelim AKUT ‘a. Sürdük arabayı AKUT Niğde’ye. Şanver amca karşıladı bizi her zamanki gülen yüzüyle. Misafirleri tanıştırıp aç olduğumuzu söyleyince Duygu sizi doyurur deyip hemen gönderdi bizi üst kata. Duygu bize çoook güzel peynirli omlet hazırlayıp yanına domates salatalık doğradı ve daha pekmez krem peynir çıkarıp bir yandan da çay. Biz bunları yerken Kanadalılar Türk yemeklerinin gerçekten çok lezzetli olduğunu baklavayı ve kebabı çok sevdiklerini anlattılar sonra Duygu’ya çook teşekkür ettiler. Ayrılık vakti gelmişti onlara Dursun Şimşek imzalı Aladağlar görseli hediye edip Hakan’la birlikte Mersine ordan da fethiyeye yapacakları yolculuklarında şans diledim. Bir faaliyet daha böyle güzel paylaşımlarla geçtiği için Hakan da bende mutluyduk ve Yolcu yolunda gerekti, sarılıp vedalaşıp ayrıldık.



(ve benden sonrası)



Hakan Esen "Mangırcı Tepe ve Kara Kıtanın Akbubak yürekli çocuklarına."



"orda seninle olmak çok güzeldi her dakikası çok keyifli ve eğitimle dolu dolu bir faaliyet oldu.kanadalı misafirlerimize Kemerhisar ı Bahçeli yi ve kendi köyümü gösterdim anamın içine yüreğini katıp ısıttığı sütten ikram ettim .kıtkaanat ingilizceyle sohbet dolu bir yolculuktan sonra sonra kimbilir nerde nasıl karşılacağımı bilmediğim insanları ve dostlukları düşünerek antalya otbüsünde uğurladım ve arkalarından el salladım dostca...ve yüreği insanlıkla dolu başka güzel insanları aradım onlarla buluşmak için yollara düştüm"

 

Fatih Sinan Çimen - fatihsinancimen + hotmail.com

 




Tasarım: Studio Martin