|
Gesi BağlarıYazı ve Fotoğraflar: Emir YükselGesi Bağları'nda Dolanıyorum
Küçük bir kızdır O, gurbetten gelip gelin alırlar Gesi’ye. Uzağa yani. Yol yoktur o zamanlar; tabi ulaşım imkanı da. Annesini özler küçük kız, küçüktür kendi ama yüreğinde kocaman bir özlem büyütür, anne özlemi. Bekler, bekler ki ya kendi gidebilsin ya da bir haber gelsin. İmkansız olsun ve annesi çıksın gelsin. Koca desen vurdumduymaz, anlamaz adam; kaynana desen despot ve bu durum onun hoşuna gider. Aradan geçer zaman ve adam karnına bir bebek koyar ve hatta o bebek doğar ama nafile, özlem dayanılmaz olmuştur ve o mucize bile yerini dolduramaz anne özleminin. Aylar yıllar geçer, ne kendi memleketine dönebilir ne de annesi O’na gelebilir ama haber gelir o uzaklardan. Beklenen değil ve hep uzak olması, duyulmak istenmeyen haberdir bu; ölüm haberi. Ölmüştür annesi kızın. Üzüntü ve kederle dolaşıp durur Gesi bağlarında ve dilinde de bu türkü ile. İnternet kaynaklarına göre 64 beyittir bu türkü, Gesi’li Ahmet amcaya göre ise 103 beyit. İki parçalı flüt taşır cebinde Ahmet amca, çıkartıp üfler melodisini Gesi bağlarına doğru. Herkes gibi yazın orada kalsa da kışın şehre iner ve orada bekler, tekrar geri döneceği zamanı; Gesi’ye.
Gesi, Kayseri şehir merkezine yaklaşık 20 km uzaklıkta olan ve her endüstriyel gelişimden uzak köyde olduğu gibi yalnızca yaşlı nüfusun barındığı, hatta onların da kışı şehir merkezinde geçirmeyi tercih ettikleri ve sadece yazları serinleme amaçlı geldikleri bir kasabadır. Yukarıda bahsi geçen türkü Gesi’yi herkesin bilmesini sağlamış olsa da Gesi’nin sahip olduğu tarih, doku ve kültürel birikimin önemi pek bilinmemektedir.
Gesi eskiden Ermeni’lerin yaşadığı bir bölgedir. Mimarisi, sokakları ve atmosferi ile aslında tarihi halen yaşan bir kasabadır. Eski zamanlardan kalma eserleri, kiliseleri ve evleri ile oldukça öneme sahiptir. Evler kesme taşlardan yapılmış olup, aralarında hiç boşluk kalmadan inşa edilmişlerdir. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi eski zamanlarda sahip olunan komşuluk ilişkileridir. Her evin yapısı, oluştuğu alt birimler olarak hemen hemen aynıdır aslında:
Evlerin diğer önemli özelliklerinden bir başkası ise, toprağın oval şekilde kazılıp, içerisinin özel yöntemlerle sıvanması sonucu oluşturulan su depolarıdır. Güneş görmeyen bu özel oda suyun sanki buzdolabında saklanması gibi, su sıcaklığını oldukça düşürmektedir. Ayrıca aynı mantık ile yapılan başka odalar da günümüz kilerleri gibi kullanılmaktadır.
Kasabada eski zamanlardan kalma pek çok ören yeri ve tarihi eser bulunmaktadır, bunların pek çoğu Ermeni ve Rumlara ait olsa da Gesi hamamı ismi ile anılan hamamın kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Manastır ve kiliseler ise şöyledir,
Surp Garabet manastırı
Güvercinlikler
Gesi bölgesinde yer alan ve “burç” adı verilen kule tipi güvercinliklerde, yapılar iki değişik şekilde karşımıza çıkmaktadır.
Güvercinliğin ikinci bölümünü yörede burç adı verilen “kule” oluşturur. Kule tam olarak güvercin odasının üzerinde yer alır ve güvercin odasının tavanındaki deliğin etrafını çevreleyecek şekilde inşa edilmiştir. Kesme taşlardan örülerek yapılmış olan kule, kare ya da yuvarlak biçimli olabilmektedir. Genişliği genellikle 2-3 metre, yüksekliği ise zeminden itibaren 3-4 metre kadardır. Bu yükseklik oda tabanından itibaren 7-8 metredir. Kulenin üstü açıktır. En üstteki taşlar yatay döşenerek ve basamaklı bir yapı oluşturularak kuşların konmaları kolaylaştırılmıştır. Güvercinler kulenin üzerindeki boşluktan içeri girer ve aşağıdaki odaya inerler. Bir kale burcunu andıran surun çevrelediği yeraltı güvercin odasında, güvercinlerin gerçekten koruma altında oldukları söylenebilir.
Böyle bir yerdir aslında Gesi işte, anlatması uzun yaşanması zor ama tarihin ve doğa güzelliklerinin göz ardı edildiği bir mekân. Evet, buraya turist gelmez; evet, buraya bilmeyen uğramaz, ama Gesi yaşanmışlıkları ve bağları ile dolanılmayı hak eden bir Anadolu toprağıdır.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||