sagfoto.jpg
Biz Kimiz, Hakkımızda Fotoğraf, Fotoğrafçılık Dağcılık Doğa Yürüyüşleri, Trekking, Gezi Doğa, Çocuk ve Doğa, Ağaç Türleri, Böcekler ve Bitkiler Bisiklet, Parkurlar, Yazılar, Anılar Sponsorlar İletişim

Çocuğumla Doğadayız Çocuğumla Doğadayız

E-Posta:


   

Ana Sayfa > Fotoğraf > Fotoğraf Tekniği



Afrika'da Fotoğraf Çekmek

Yazı ve Fotoğraflar: Özlem Karacasu

ozlem01.jpg
ozlem02.jpg
ozlem03.jpg
ozlem04.jpg

ozlem05.jpg
ozlem06.jpg
ozlem07.jpg
ozlem08.jpg

ozlem09.jpg
ozlem10.jpg
ozlem11.jpg
ozlem12.jpg

ozlem13.jpg
ozlem14.jpg
ozlem15.jpg
ozlem16.jpg

ozlem17.jpg

Afrika’da bulunmak, fotoğraf çekmek bir rüya. Ben bu rüyayı 2008 Haziranında gördüm. İnsanlar rüyalarını yaşarken kontrol edemezler. İçinde kaybolup giderler. Zaman zaman o hisse kapıldım ben Kenya’da.

Yaşadıklarım ve kaçırdıklarımla ilgili ufak tefek tecrübelerimi sizlerle paylaşacağım. Öncelikle yaban hayat fotoğrafçılığı eşsiz bir fotoğrafçılık dalı olmasına karşın koşulları siz belirlemediğiniz için tıpkı diğer belgeseller gibi zor bir dal. Çünkü koşulları siz değil doğa ana belirliyor. Her neyi belgeliyorsanız belgeleyin, o konuda ne kadar çok bilgi sahibi olursanız, o kadar güzel fotoğraflarınız olacaktır. Bir bale gösterisinde dansçıların sizin yakalamak istediğiniz hareketi ne zaman yapacağını bilmeniz ve fotoğraflamanız için o gösteriyi tanıyor olmanız gerekir. Yaban hayat fotoğrafçılığında da çekeceğiniz memelinin/kuşun/kelebeğin davranışları hakkında bilgi sahibi olmanız sizi tesadüfi fotoğraflardan uzaklaştırarak istediğiniz kareleri elde etmenizi sağlayacaktır. Bu anlamda kendi bilgi birikiminizin, rehberinizin ve birlikte fotoğraf çektiğiniz insanların önemi çok büyük. Bunun yanında arazide geçireceğiniz süreyi ne kadar uzatırsanız hayallerinizdeki karelere ulaşabilme imkanınız o kadar artacaktır. Grup olarak önceliklerinizi iyi belirleyip belki de bir daha elinize geçmeyecek bu fırsattan maksimum yararlanmanızı öneririm.

Sadece gözlerinizle görmek, minicik bir kompakt makine ile fotoğraflar çekmek için bile tereddütsüz değecek böyle bir seyahat. Biz fotoğrafçıların beklentisi biraz daha yüksek olduğundan yapılması gereken bir takım hazırlıklar var. Peki neler olmalı yanınızda?

Bir kere mutlaka yeterince kart ve disk bulunmalı. Özellikle ilk kez gidiyorsanız gördüklerinizi durmaksızın bir yandan zihninize, diğer yandan diskinize kazımak isteyeceksiniz. Kabaca bir hesapla gün içinde 2000 fotoğraf çekebilecek kart kapasiteniz olmalı. Disk kapasitenizi orada fotoğraf elemek için vakit ayırmadığınızı farz ederek fotoğraf sayınız X fotoğraf boyutunuz X seyahat süreniz X yedeklemek istediğiniz sayı olarak düşünebilirsiniz.

Bu hesapla ben, her bir fotoğrafımın ortalama 10 MB olduğunu ve 8 gün kalacağımı düşünerek;

2000*10*8= 160 GB birinci yedek için ayırdım.

İkinci yedeği düşününce aşağı yukarı toplam 320 GB’lık yedekleme alanına ihtiyaç duydum. Gözünüzü korkutur bir büyüklük olduğunun farkındayım. Ama bir de şöyle düşünün; hayatınızda belki de bir kez yakalayacağınız bir fırsatı sadece yer sıkıntısı yüzünden kaybetmek istemezsiniz. Diğer taraftan köşedeki fotoğrafçıdan film alabilme şansınız da yok Afrika’da.

Kartlarınız dolduğunda bunları diske aktarmak için ya kart okuyuculu disk kullanacaksınız ya da yanınızda bir notebook bulunacak. Ben ikincisini tavsiye ederim. Yanımda kart okuyuculu diskim bulunmasına rağmen Afrika’da buna cesaret edemedim. Diskim, içine aktardığım fotoğraflarımı görebileceğim bir model değildi. Bu nedenle aktarma sırasında oluşmuş olabilecek bir problem riskini göze alamadım. Bir arkadaşımın dizüstü bilgisayarını kullanarak yedekledim fotoğraflarımı. Bir dahaki seyahatimde de notebookumu yanımda bulundurmaya karar verdim. Hem yedekleme, hem de akşam tesise geldiğinizde çektiğiniz fotoğrafları görebilmek için.

Diyelim bütün bunları yaptınız; kartlarınız da hazır yedekleyeceğiniz diskleriniz de. Kartlarınızı diske aktardıktan ve yedeğini aldıktan sonra mutlaka ama mutlaka silerek koyun çantanıza. Nakuru’da 5 metre ötemdeki leoparı fotoğraflarken kartım bitip de yedek kartımı taktığımda dolu olduğunu görünce hayatımın en uzun kart formatlama süresini geçirdim. Zamanın ne kadar göreceli olabileceğini o anda gördüm.

Ekipmana gelince, Afrika’da fotoğraf çekmek için, kuşlar dışında, çok da uzun telelere ihtiyacınız yok. Memeliler iri canlılar oldukları ve genelde çok yakınınıza geldikleri için ortalama bir tele zoom işinizi görecektir. Ama geniş açı bir objektifiniz vazgeçilmeziniz olacak. Muhteşem gün batımı görüntülerini bol bol çekip döndüğünüzde paylaşmak isteyeceksiniz. Benim yanımda iki gövde (Canon 30D ve 40D) hepsi Canon ( 400 mm 5.6, 70-200 mm 2.8, 10-22 3.5-4.5, 50mm 1.8) dört objektif, bir tripod, bir monopod, pillerim, kartlarım ve fasulye torbam vardı. En önemlisi de bu kadar ekipmanı taşıyabilmek için mümkünse hem tekerlekli hem de sırta takılabilen, tüm ekipmanlarınıza kolaylıkla erişebileceğiniz bir çantayla gitmeniz.

Ekipmanlarınız, diskleriniz her şey hazır. Artık tek yapacağınız etrafınızda gördüğünüz memelileri, kuşları, bitkileri, manzarayı sizin gözünüzle kaydetmek. Bence, hayvan da çekiyor olsanız, insan da, kurduğunuz göz teması fotoğraflardaki delici bakışların sırrı. Portreleriniz, kurduğunuz iletişim kadar gerçek. Şimdi makinenizin ayarlarını kontrol edin, etrafınıza bakın, fark edin, uyanık olun, takip edin, yetinmeyin ve sonsuz kadraj yakalamanın tadını çıkartın.

Bütün bunların yanında, fotoğraf çekme endişemin beni gördüklerimden, duyduklarımdan, yaşadıklarımdan, kısacası o andan zevk almamdan alıkoymaması gerektiğini anladığımda çok daha anlamlı oldu benim için Afrika. Bütün gezi içinde en çok keyif aldığım an da Naivasha’da makinemi bir kenara bırakıp sırtüstü yattığım yerde, tepemden geçen yüzlerce pelikana uzansam dokunabilecekmiş gibi hissettiğim dakikalar olmalı.

Kara kıta, eşsiz gün batımı, savanalarda özgürce yayılan türleri, Masai köyündeki küçük kızın ışıl ışıl bakan gözleri ile hep aklımda ve gönlümde olacak….

Sevgiler…

Özlem Karacasu
[email protected]




Tasarım: Studio Martin