|
Sakın DüşmeFotoğraf Hikayeleri: Deniz Tokay10 Ocak 2010 Aladağlar Alaca Kış faaliyetindeyiz, Alacayı görüp eteklerinden geri dönüş kararı aldık. Devam edersek karanlığa kalıp çok gecikecektik, dönmek doğru olanıydı. Bir daha gelmek, bir daha gelebilmek için döndük.
Sıkıntılı bir şekilde çıktığımız 90 derecelik avcı beli geçidi kar duvarını çok daha zor bir şekilde iniyoruz. Duvar tepe noktalarında üzerimize negatif bir eğimle de yükleniyordu. İnişe geçtiğimizde Cengiz Taçyıldız " Deniz hemen arkamdan gel diyor", "abi düşersem ne olacağını biliyorsun değil mi diyorum", susuyoruz. Beni dikkatle izliyor. Duvarı kazımaktan kar birikmiş objektifimle, bir tarafı silik çıkmış kareyi kendimi iyice sabitlediğim bir noktada çekiyorum. Alan derinliği kısıtlı, Cengiz Abi'nin ayağında krampon olan birine sakın düşme bakışları net olarak seçilemiyor :) Kollarım çok yoruldu, off bu duvar gitgide büyüyor, çıkarken daha mı kısaydı, sürekli zihnime üşüşen düşüş senaryolarını uzaklaştırıyorum, öyle bir seçeneğim yok, düşemem. Ya da kendimi bırakmalımıyım, kısa bir iniş yaparmıyım, saçmalama Deniz sakın düşme, burası düşülecek değil, yalnızca ve yalnızca inilecek bir yer. Düşmek kavramını öğrenmedik, öyle bir şey yok dünyada. . . Sıcak bedenim kar duvarında izler bırakıyor, sonunda iniyoruz, hayatımın en güzel nefeslerini o anda sırtımı yasladığım duvarda alıyorum. Bulutları çekiyorum içime , mutluluk oluyor. Beyaz ve sonsuz bir mutluluk. Üzerimden dökülen karları izlerken, yerde duvardan aşağı düşürdüğüm gündelik sıradan sıkıntılarımı görüyorum, üstlerine basıp, kayaların üstünden kar savuran rüzgara gülümsüyor ve yola devam ediyoruz . . .
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||