|
İmrahor Vadisi'nden Eymir Gölü’ne İleri Düzey Sürüş TeknikleriBisiklet Parkuru, 37 Km, Deniz Tokay, Çağlar UsluŞunu daha büyük bir haritada görüntüle: İmrahor'dan Eymir'e Bisiklet imrahordan_eymire_bisiklet.kml
Google Earth KML Dosyası imrahor_eymir.gdb
Garmin GDB Dosyası Geçtiğimiz sene Çağlar Uslu ile denediğimiz günübirlik orta uzunlukta bir bisiklet parkuru. Daha önce Eymir'e Hoşdere , Simon Bolivar ve Turan Güneş üzerinden gitmiştim ve yokuş olmayan bu yolu duymuş ne zamandır denemek istiyordum . Bazı ileri düzey sürüş teknikleri :) gereken parkuru dört etaba ayırabiliriz. Aslında bu parkurun diğer bir adını da "Pedalla Deniz yetişemiyorlar ! " koyabiliriz. :) 1. Etap - Tunalı - Esat üzerinden İmrahor Vadisi Girişi
|
Yolu yarıladık, kiremit fabrikasının yanında ağır ağır, gözümüz çevrede , cepler taş dolu ilerliyoruz, bir anda nereden geldiğini anlayamadan duvarların arkasından bir sürü köpek üzerimize koşmaya başladı, Çağlar “pedalla Deniz yetişemiyorlar diyor” : ) ama ne mümkün ne kadar basarsan bas, hayvanlar kafa kafaya tekere hırlayarak ilerliyorlar, arada bir cepten taş çıkarıp fırlatıyorum, zaman zaman bu onları yavaşlatıyor, bazen de bana mısın demiyorlar. Çok hızlılar. Bu arada işte bu zorlu koşullar ileri düzey sürüş tekniklerini kesinlikle gerektiriyor, hemen yanında derin bir su arkı varken, arka düşmüş ilerlerken, cepten taş çıkartıp köpeğin kafasına doğru nasıl atılır ve bir elle de bisiklet nasıl sürülür tekniklerini bilmek gerekiyor. Ama nereye kadar , : ) kaygan zeminde bir ara arka düşecek gibi oluyorum. O sırada köpeklerde yavaşlıyor. Şimdi bittik işte derken, arkadan tozu dumana katan bir kamyon, kornası ve hızıyla köpekleri dağıtıyor, biz de kaçıp kurutuluyoruz. En zorlusu bu saldırı oluyor, sonradan keşke bir aksiyon kafa kameram olsaydı da bu görüntüleri Discovery ya da National’da bir sezon dizi kapmak için kullansaydım diyorum ama tabi kamerayı ve kafayı köpeğe kaptırmak da var işin içinde.
Adrenalin hat safhada, artık, taş, torba, çalı hepsi köpek gibi görünüyor, ödümüz havaya karışıyor. Çağlar’la ara sıra geri mi dönsek diyoruz ama geride ki çeteleri bir daha görmek istemiyoruz. İlerde ne var onu da bilmiyoruz. Tam o sırada yola yakın bir yere iki tanesi oturmuş bekliyor, yolun hafifçe viraj yaptığı bir yerdeler. Yok geçemeyiz , bittik bu sefer tekeri kaparlar derken, karşıdan bir kamyonet geliyor, köpekler araca doğru hareketleniyorlar, biz de bunu fırsat bilip kamyonetin arkasından geçiyoruz hızlıca, iki avı da kaçırmanın şaşkınlığı ile bakıp kalıyorlar.
- He hee, süperdi nasıl atlattık ama . :)
İlerliyoruz, Eymir'e az kaldı, neredeyse bitti, ilerde yol kıvrılıyor, virajı bir ağaç kapatmış göremiyoruz, arkadakileri atlattık ya, hızlıca ilerliyoruz. Eymir'e de yaklaştık nasıl olsa. Ama o da ne öyle, ağacın örttüğü virajda tam yolun ortasına üç tanesi yatmış bekliyor, özellikle birisi çok fena görünüyor, boynunda çivileri felan da var. Ben öndeyim, yaklaşınca çivilisi ayağa kalkıp hırlamaya başlıyor, hemen iniyorum bisikletten, ters çevirip, aksi yönde Çağlar'a doğru pedallıyorum.
- Bilader bittik bu sefer , kaçalım bunlar harbi çok fena, ne yapsak tepeye mi vursak . Öldük biz ! Gördün mü hayvanı, ne biçim ya. Köpek değil canavar.
Kalan aklımızla virajın sağında uzanan tarladan bisikletler elimizde köpeklerin uzağında geniş bir yay çiziyoruz, arada bir bize havlıyorlar.
- Oradasınııııız, biliyoruuuuz.
Yalnız, çok agresif gelmiyor sesleri. Yapacak başka bir şeyimizde yok. Çizdiğimiz yay ile biraz onların uzağına düşünce, basıyoruz pedallara. Çok sıkı bir çeteyi arkada bırakıyoruz. Oh be, sonunda geldik, Eymir göründü. O da ne , ilerde bir tanesi daha bizi görüp hızlanıyor, sessizce üstümüze geliyor, bir sürü çeteyi geçtikten sonra senden mi korkacağız adamım derken, havlama ve hırlama başlıyor, Çağlar bir kaç pedal hareketi ile hedef şaşırtıp kaçabiliyor, köpeğin kafası lastiklere yakın, olabildiğince hızla gidiyorum, yok bırakmayacak peşimi, makineli tüfeğin başına geçip bu sefer önceki çetelerin acısını bundan çıkartırcasına cepteki taşların hepsini boşaltıyorum. Ne refleks yahu, hiç biri isabet etmiyor, ama parçalanan toz topraktan çekinip hızı düşünce geride kalıyor. Bu sonuncu saldırımız oluyor. Eymir’e güney yolundan giriş yapıyoruz, arada bir köpek görüp korksak da onlar bizi umursamıyorlar. Bunlar bisikletliye alışkın türden. Derhal kendimizi Balıkçı Büfe’de minderlere atıyoruz.
En zorlu etabımız oluyor, evet uzun ama rampasız bir yol ama bolca köpekli. Tedbirini almadan, köpek savarsız girilmez, hatta onunla da girilmez gibi görünüyor. Minderlerin üstünde sakinleşmeye çalışıyoruz, Atilla ve Yıldırım Demirhan kardeşlerle tanışıyoruz, köpekli maceramızı paylaşıyoruz onlarla. Daha sonra öğreniyoruz ki, bisikletçiler arasında bu yolun diğer adı “Köpekli Yol”muş. Gerçi bazı arkadaşlar oradan hiç köpeksiz geçtiklerini söylüyorlar, hatta Çağlar bir gün tek başına da geçmiş oradan. Şanslı günündeymiş demekki, zira taş desteksiz pedallama tekniği kesinlikle işe yaramıyor. :) Peki bunlar bize mi koştular, yoksa böreklere mi. Yok yok , bize koştular. Hayvanların Pazar neşesi olduk gider ayak. Ismarladığımız çaylar ile kahvaltımızı yapıyoruz.
Bir güzel dinlendikten sonra, Eymir’in Konya Yolu çıkışına doğru sürüyoruz. Yolu takip edip gölün karşı kıyısına ulaşıyoruz. Yolculuğumuzun en yoğun tırmanış içeren zorlu bir etabı. 2,5 km tırmanış içeriyor. Eğim bazı yerlerde oldukça fazla. Zorlu ama görsel açıdan son derece keyifli bir tırmanış, acelemiz yok, ağır ağır çıkıyoruz. Çıkışın bazı yerleri, yamaçta düzleşiyor, buralarda güzel bir balkon sürüşü yapıyoruz, sağımızda Eymir harika bir manzara sunuyor. Tırmanış sonrası orman içindeki iyice çatlamış toprak yolda amortisörleri açıp zeminin tadını çıkarıyoruz, ne zamandır böylesine güzel bir yol geçmediğimi düşünüyorum. Orman içinden ilerleyip TRT yoluna geliyoruz.
Dönüş yolu en kolayı, trafikle ilerlesek de sürekli iniş içeren rahat bir sürüş oluyor. Yorgunuz, mutluyuz bir de şaşkın.
Köpek maceramızı paylaştıktan sonra bu sürüşü denemek isteyen olur mu bilemem ama adrenalin belgesel çekeyim diyen arkadaşlar olursa ilgili konuda güzel malzemeye rastlayacaklarına eminim. Belki etaplar parçalar halinde sürülebilir. Yine de İmrahor etabı için bir tüfenk almanızı öneririm benim gibi ibtidai yöntemlerle köpek taşlamayın ya da ne bileyim sapan felan alın bari. ; )
Hayvanları Seviyoruz :)
Huzurlu ve köpeksiz sürüşler dilerim. . .
Deniz Tokay - 26 Mayıs 2010
deniztokay + gmail.com
Tasarım: Studio Martin |